47/1 C Asli mi Tali mi? Sorusu ve İzmirli Bir Gençlik Hayatının Derinlikleri
Hepimizin hayatında bazen, küçük bir soru büyük bir karmaşaya dönüşebilir. İşte tam da bu noktada karşımıza çıkan “47/1 C asli mi tali mi?” sorusu, İzmirli bir gencin gündelik hayatına nasıl dahil olur, bir bakalım. Hani bir anda arkadaş ortamında herkesin ciddileştiği, senin de devreye girip komik bir şeyler söylemeye çalıştığın anlar vardır ya… İşte o anlardan biri, bu soruyu konuştuğumuz an oluyor. Hem gülüyoruz hem de bir yandan aslında neden bu kadar kafa karıştırıcı olduğuna bakıyoruz.
İzin Ver, Bir Hikaye Anlatayım
Dün, alışveriş yapmak için gittiğimde, tam marketin kapısından içeri girerken bir arkadaşım aradı. Ne de olsa, İzmir’de yaşıyoruz, herkes birbirini tanır, telefonla konuşarak adım başı yürümek olağan hale gelir.
“Abi, 47/1 C asli mi tali mi?” dedi. Cevap vermem birkaç saniye sürdü, çünkü o an “asli” mi, “tali” mi olduğuma dair kendi içimde bir hesap yapıyordum. Bu soruyu arkadaşım neden soruyor, 47/1 C’ye gitmemiz mi gerekiyor, yoksa ben orayı bir kez daha pas geçip mi gideceğim?
İçimden “Vallahi bilmiyorum, ama büyük ihtimalle burası asli” diye geçirdim. Hani İzmir’de herhangi bir şeyin asli olduğunu düşündüğünde, rahat bir şekilde geçiş yapabiliyorsun ya. Ama tabii, böyle bir durumda ciddiyet sıfır, espri üstüne espri, zaten bilmediğimi de tam olarak kabul etmiyorum.
“Yani şimdi 47/1 C asli mi tali mi?” diyorsun ama aslında bu soru, evrendeki tüm sorulardan daha önemli olmuş gibi hissediyorum. Çünkü bir şekilde o sokak numarası, hayatımı belirleyecekmiş gibi geliyor. “Nerede yaşadığımı bile doğru dürüst bilmiyorum!” diye düşünürken, biraz da rahatlıyorum tabii.
“Ama biz bile bilmiyoruz!” deyip, telefonu kapattım. Şimdi, yazıyı yazarken daha da eğlenceli hale geliyor, çünkü birçoğumuz 47/1 C’nin asli mi tali mi olduğunu çok ciddi bir mesele olarak görmüşüz aslında. Hani bu soruyla, bir yanda devasa bir sorumluluk alıyormuşuz gibi, diğer yanda saçma bir şeyin peşinden koşuyormuşuz gibi hissediyoruz.
Gerçekten Asli mi Tali mi?
Burada önemli olan şey, 47/1 C’nin hangi statüye sahip olduğu değil. Aslında sorun, hayatta sıkça karşılaştığımız “asli” ve “tali” olma meselesinin bizlere getirdiği kafa karışıklığı. Herkes bir şekilde “asli” olmak istiyor, değil mi? Aslında hayat bu kadar kolay olsa da, çoğu zaman işler “tali” olma yolunda ilerliyor. Sanki bir parça daha bekleyip, hayatın asıl sorularına geçeceğiz gibi. Ancak bir türlü olmuyor.
İç sesim: “Ama sen aslında ‘tali’ bile olsan, neden endişeleniyorsun ki? Sonuçta kimse gelip evini sorgulamıyor. Biraz rahatla.”
Gerçekten de, sabah ofiste otururken, içimde “asli” olma isteği günden güne daha büyük bir hal alıyor. Hani sabah kahvemi içerken bile, aslında kahvenin beni çok daha “asli” yapacağına inanıyordum.
Bu konu hakkında arkadaşımın da bambaşka bir teorisi vardı: “Bak, bence bu soru sadece İzmirli bir gencin düşüncelerine hitap ediyor,” dedi. “Herkes ‘asli’ olmak için uğraşıyor, ama sonunda ne oluyor? Tali’de buluyoruz kendimizi.”
Evet, çoğumuz asli olmaya çalışırken, çoğu zaman tali bir hayatı tercih edebiliyoruz. Hem rahat, hem de kimseyle uğraşmak zorunda değilsin. Aslında bu, hayattaki küçük kaçışlarımızı temsil ediyor olabilir.
Bir Gün… Bir Anda 47/1 C’ye Gittim
Bir gün, kendimi 47/1 C’de buldum. Aslında gitmeyi hiç düşünmedim ama o an geldi ve ben oradaydım. Tam olarak ne aradığımı hatırlamıyorum, ama bir anda bu sorunun cevabını öğrenmek istedim. Fakat…
Bir şey fark ettim: Burası “tali” değil, aslında benim için “tamamlanmamış” bir şeydi. Yani 47/1 C’de yaşadıkça, kendimi bir türlü “tam” hissetmedim.
Ama bir de şöyle bir şey var: Hayat, her şeyin “asli” olmasını beklemekle geçmez. Bazen en küçük ayrıntılar, en “tali” görünen yerlerde seni bekler. Belki de bu yüzden 47/1 C, bazılarımız için bir nevi “asli” yolculuk olur.
Sonuçta…
Sonuç olarak, 47/1 C’nin asli mi tali mi olduğu konusunda gerçekten bir sonuca varmak zor. Belki de mesele bu soruda değil. Hayatın içindeki “asli” ve “tali” durumlar, bizim o anki ruh halimize, yaşadıklarımıza ve sorgulamalarımıza bağlı. Belki bir gün 47/1 C’ye girerim, içeriye adım atarken kendimi gerçek anlamda “asli” hissederim. Ama yine de, hayatın esas cevabı şu: Belki de bir şeyin “asli” olmasını istemek, aslında her şeyin çok basit olduğunu kabul etmekten korkmak.
“İç sesim yine geliyor…”
“Bunu kesinlikle izlerken kahkaha atacaksın. Ama yine de önemli olan şu: Belki bir gün, 47/1 C’yi asaliden daha fazla seveceğiz.”
Daha ne diyebilirim ki? Hadi bakalım.